Rotasyon Sendromu
Son günlerde bir rotasyon tartışmasıdır, gidiyor. Rotasyon olmalı mı olmamalı mı? Çoğu insanda olduğu gibi memurlar da taşrada yaşamak yerine büyük şehirlerde yaşama eğilimi var. Diğer taraftan taşra bölgelerde memurlar için cazip olmadığı için memur açığı oluşmaktadır. Doğal olarak devletimiz bu sorunu da ''rotasyon'' ile çözmeye çalışmaktadır. Rotasyon sözcüğü İngilizce'de ''dönüşüm, nöbetleşme'' gibi masum anlamlarına gelmesine rağmen devlet memuriyetindeki karşılığı ''zorunlu hizmet'' uygulaması olarak algılanmaktadır.
Belki de çözümünü bulmakta üşendiğimiz konularda ''zorunluluk''ların kullanılması bizim yönetsel alışkanlığımız olmuştur. Birçok konuda çözüm üretmek yerine hemen birtakım ''zorunluluk''lar getiriyoruz. Mesela, zorunlu eğitim, zorunlu vergi, zorunlu eğitim, zorunlu hizmet, zorunlu kıyafet, zorunlu trafik sigortası, zorunlu muayene gibi. Hâlbuki ''zorunlu'' sözcüğünün yerine ''sorunlu'' sözcüğünün getirilmesi meselenin özet bir şekilde anlaşılmasını sağlayacaktır. Zorunluluklarla getirdiğimiz çözümlere baktığımızda da daha çok sorun üretmiş olduğumuzu görmüş olacağız. Rotasyonun uygulanacağı kesime baktığımızda başta öğretmenler olmak üzere mühendis, doktor, hemşire, polis gibi gelir seviyesi en düşük memurlardan oluşturmaktadır. Bu grubun diğer bir özelliği de çalışma alanı olarak en çok halkla iç içe olan kesimdir.
Şimdi, rotasyon adı verilen uygulamada büyük şehirlerde görev yapan memurlar istekleri dışında taşra bölgesine gönderilmek suretiyle ''memur açığı'' sorunun çözülmesi amaçlanmaktadır. Çözümsüzlüğün, yanlış politikaların faturası bu kesime kesilecektir. Hâlbuki sorunların çözümünde mecburiyetlerin değil de cazibiyetlerin kullanılması daha mantıklı olacaktır. Gönüllülük esas olmalıdır. Rotasyonu düşünülen bu insanlar şu anda yaşadıkları yerde kendilerine göre bir düzen oluşturdular. Bu memurlardan kimisinin çocuğu okula gidiyor, kimisi kiradan kurtulmak için kredi çekip daire almış, kimisi annesine ? babasına bakıyor, kimisi üniversitede akademik çalışma yapıyor ya da bizim bilmediğimiz birçok nedenden dolayı bu insanlar yaşadıkları şehre göbeklerinden bağlanmışlar. Bir ilkokul öğretmenini düşünün. Bu öğretmen verimli olabilmesi için 1. sınıfta aldığı öğrencileri 4. Sınıfa kadar eğitmesi gerekir. Eğer, öğretmen ara verirse ya da yerine başka bir öğretmen gelirse o sınıftaki öğrencilerin psikolojisi tamamen bozulacaktır. Doğal olarak bu da öğrencilerin eğitimini olumsuz etkileyecektir. Bir de genç bir hemşire ya da polisi düşünelim. Diyelim ki onların eşleri özel sektörde çalışıyor. Rotasyon nasıl uygulanacak? İkisi de memur olsa belki ''eş durumu'' gibi bir alternatif yol bulunabilir. Eşleri ayıracak mıyız? Ya da yeni nişanlanmış memurları düşünelim. Tam yuva kuracaklar, borçları beraber ödemeye karar vermişler. Hadi bakalım ''rotasyon'' var.
Rotasyonunun kimi kesimlere uygulanması kimine uygulanmaması adalet duygusunu da zedeleyecektir. Rotasyon kapsamına giren memurlar (öğretmen, mühendis, doktor, hemşire ve polis) ''memur açığı''nın kurbanları mıdır? Zorunlu rotasyona tabi tutulan bu memurların zararını tazmin edebilecek miyiz? Daha 4+4+4 sisteminden kaynaklanan görev yerleri değiştirilen öğretmenlerin sorununu çözemedik. Okul dönüşümlerinden dolayı kargaşayı hepimiz duymuşuzdur. Birçok öğretmenin görev yeri değişecek. Ne gibi bir sonuçla karşılacaklarını kimse bilmemektedir. Birçok öğretmen endişe içinde gelecek sene görev yerlerini merak etmektedir. Ayrıca, ''alan değişikliği yapmaya'' zorlanan öğretmenlerin sorununu da çözememişken şimdi daha kapsamlı ve daha sorunlu bir işe girişiyoruz.
Gönülsüz yapılan her işte verim düşüktür. İstemediği bir yerde, ortamda çalışan bir insanı düşünün. Tek yapacağı şey ''gün'' saymaktır. Mecburi çalıştığı ortamda aklı sürekli olmak istediği yerde olacaktır. Motivasyonu düşük olduğu için bulunduğu ortamda sorun oluşturacaktır. Ayrıca, 3-5 senede yapılan görev yeri değiştirmeleri memurların ve ailelerin de psikolojisini bozacaktır. Sürekli yer değiştiren memurun eşyaları zarar görecektir.
Peki, öyleyse taşra bölgelerinde memur açığı nasıl kapatılacak? Bu konuda yazının başında da söylediğimiz gibi cazibiyet unsurları kullanılmalıdır. Yani gönüllülük esas olmalıdır. Mahrumiyet bölgesi denilen bölgelere memurların gitmesi teşvik edilmelidir. Bu bölgelere giden memur isteyerek, seve seve gitmelidir. Rotasyon uygulaması ''mağdur insan'' üretmemeli ''teşvik edilen, özenilen insan'' üretmelidir. Mesela, en az tercih edilen yerlerde memurlara daha çok maaş verilebilir. Bu anlamda bölgelerin tercih edilme durumuna göre her bölgenin maaşı ayrı olabilir. Doğal olarak daha fazla kazanmak isteyen birçok memur bölgeleri tercih edebilecektir. Ayrıca, ekonomik durumu iyi olan bu memurlar görev yaptıkları bölgelerin ekonomisine katkıda bulunabileceklerdir.
Emeklilik teşvik edilmelidir. Şu anda birçok memur yaşı geldiği halde emekli olmaktan çekinmektedir. Emekli maaşı ile geçinemeyeceğini düşünen birçok memur bulunmaktadır. Aslında, emeklilik vakti gelmiş memurları emekli olmaya teşvik ederek devlet dairelerinde ciddi bir canlılık sağlanabilir. Emekli maaşlarına makul bir oranda zam yapılırsa birçok memur emekli olacaktır. Dolayısı ile kadro bekleyen gençlere de memuriyet kapısı açılmış olacaktır. Ayrıca, devlet kadrosuna yeni giren gençleri ihtiyaç olan bölgelere atamak tecrübeli memurları bulundukları yerden hareket ettirmekten daha kolay olacaktır. Bu anlamda yeni başlayan memurlara 3 senelik bir ''zorunlu hizmet'' uygulanabilir. 3. Senenin sonunda istediği bir ile gidebilir.
Ayrıca, mahrumiyet bölgelerini tercih eden memurlara yolluk ve eşya tazminatı seçeneği sunulabilir. Bir ilden başka bir ile taşınan memurun eşyaların nakli için masrafları olacaktır. Ayrıca, bu taşınma sırasında eşyalar yıpranacağı için bunun da bir şekilde tazmin edilmesi birçok memur için teşvik unsuru oluşturacaktır. Bu konuda atalarımız, ''Üç göç bir yangın eder'' sözünü boşuna söylememişler.
Memur açığının olduğu bölgelere kafasında birçok sorunla boğuşan, gönülsüz çalışan, adaletsizliğe uğradığını düşünen memurlar yerine kucağında çiçeklerle görev yerine giden memurların olmasını temenni ediyorum.