YDS Neden Sınıfta Kaldı?
Yazıya tam olarak başlamadan önce bilmeyenler için YDS(Yabancı Dil Sınavı)'nin ne olduğunu açıklayalım. YDS Yabancı dil şartı istenen bazı resmi - özel makamlar ve akademik unvanlar için istenen ve KPDS ve ÜDS sınavları kaldırılarak, yerine YDS sınavı getirildi. KPDS ve ÜDS sınavları senede ikişer kez yapıldığı için öğrencilerin 4 sınav hakkı oluyordu. YDS bu iki sınavın birleştirilmesiyle oluşturuldu. Fakat senede iki kez yapılacağı için öğrencilerin iki (2) sınav hakkı kaybolmuş oldu.
İlk kez bu senenin 7 Nisan'ında yapılan YDS tam bir fiyasko ile sonuçlanmış oldu. Bu sınavdan sadece öğrenciler değil, ÖSYM de sınıfta kaldı. Son dönemde birçok başarısızlık ve olumsuzluklarla anılan bu kurum 7 Nisan'da yapmış olduğu sınavla çok büyük bir faciaya imza atarken kendi güvenirliğini de ciddi anlamda yaralamış oldu. ÖSYM'nin diğer sınavlardaki başarısızlığı ve eksiklikleri düşündüğümüzde artık hata yapma kontenjanını çoktan doldurduğunu görmüş oluruz.
Bu sınavın zararı kahvede oturan ya da sabahtan akşama kadar aylak aylak gezen insanlara değil; aksine ülkemizin okumuş, entelektüel ve gayretli gençlerine olmuştur. Bu sınavı kazanarak ümidiyle girenlere birkaç örnek vermek gerekirse:
- Doktora yapmak isteyen yüksek lisans öğrencileri
- Doçentlik sınavına başvurmak isteyen doktora mezunları
- Yabancı dille verilen derslere girmek isteyen öğretim üyeleri
- Yabancı dil tazminatı almak isteyen devlet memurları
- Herhangi bir devlet memuru olup da yurtdışı görevine gönderilecek adaylar
- Yurtdışına burslu yüksek lisans yapma amacıyla gitmek isteyen lisans mezunu öğrenciler
Sınava giren adaylara baktığımızda ülkemizin çalışkan, eğitimli, entelektüel seviyesi yüksek ve gelecek vaat eden insanlar olduğunu görürüz. Yani, bu YDS sınavını hazırlayanların - mağdur ettiği bu insanlarımız üzerinden - ülkemiz geleceğine nasıl bir darbe vurduğunu hesaplayabiliriz.
Peki, hangi konularda YDS sınıfta kaldı?
Sınava 3 ay kala sınavın 1. 5 ay erkene alınması başlı başına zaten sınavı şüpheli hale getirmektedir. İnsanlar yeterli bir hazırlık yapamadan sınavla aniden yüz yüze kalmışlardır. Herhangi bir sınava hazırlanan bir insan bu değişikliğin sınav sonucuna nasıl olumsuz etki edeceğini bilir.
Soru sayısı azaltılmadan sürenin yarım saat kısaltılması da sınavın kalitesini düşürmüştür ve dolayısıyla geçerliliğini zedelemiştir.
Dil kurallarına aykırı olarak imla işaretlerinin bazı sorularda kaldırılması da yine sınava girenleri mağdur eden konulardan biridir. Özel sınav tekniklerini boşa çıkarma amaçlı yapılan bu uygulamanın yapıldığı sorular iptal edilmelidir. Bu konunun anlaşılması için bir örnek verelim:
''Yaralı, polis müdürüne saldırdı.'' Bu cümledeki virgülün (,)yerini değiştirerek polis sözcüğünden sonra getirirsek anlam değişecektir. Virgülü (,) tamamen kaldırırsak da cümle tamamen başka bir anlam kazanacaktır. Dolayısı ile noktalama işaretlerinin olmaması sınava girenlerin kafalarını tamamen karıştırmıştır.
Sınavın en kolay bölümü olan ''Bu durumda sen ne dersin?'' sınavdan çıkarıldı. Bu bölümdeki soruları yapanlar en azından birkaç soru yaparak ''sıfır puan'' almaktan kurtulmuş oluyorlardı. Bunun önünü de kestiler. Bu iyi niyet olarak algılanabilir mi? Bu uygulamalar neden yapılıyor? Bu çocuklar kimin? Uzaydan gelmediler ki..
Ayrıca, istatistiki bir bilgi verelim. Bu sınava girenlerin puan ortalaması 100 (yüz ) üzerinden 60 (altmış) iken YDSS sınavının ortalaması 30 a düşmesi belki de her şeyi açıklamaktadır... Şu bir gerçek ki bu şekilde yapılan bir sınav işlevini kaybetmiştir.
Bu sınava hasbelkader ara sıra giren bir insan olarak şunu söyleyebilirim: ''Bir İngiliz vatandaşı gelsin bu sınavdan 70 (yetmiş) alsın, ben o vatandaşın elini öperim.'' Bunu garantili söylüyorum. Çünkü anadili İngilizce olan birçok arkadaşımla şahsen tartıştım. Tek kelime ile ağızları açık kaldı. .Sanki okuduğunu anlayan, yorumlayabilen insan değil de, İngiliz Kraliyet ailesine yönetici seçiyorlar!
Zaten YÖK'teki değişikliklerle beraber yabancı dil öğrenmek iyiceden ''yaşam tarzı'' halini aldı. Akademik kariyer peşinde olanlar yabancı dil çalışma kitaplarını sürekli yanlarında taşımak zorunda kalacaklar. Yabancı dile sürekli hazırlanmak zorunda kaldıkları için de dil öğrenmekten kendi alanlarına çalışmaya fırsat bulamayacaklar. Bu anlamda yabancı dil ''akademisyenlerin prangası'' dır. Dünyanın hiçbir ülkesinde, kendi resmi dili dışında başka bir dil, akademik yükseltmelerde ön şart haline getirilmemiştir. Bu üzerinde çok düşünülecek bir durumdur.
Sınavı hazırlayan yetkililere bir tavsiyem var: Bu sınava giren öğrencileri bir bahane ile yanlarına çağırmalarını ve onları gizli bir kimlik ile dinlemelerini isterdim. Onların hayat hikâyelerini ve hayattan beklentilerini dinlerken de gözlerine bakmalarını çok isterdim. Eğitim hayatlarını söndürdüğü insanlarla yüzleşirlerse belki bir dahaki sınava biraz vicdan da katabilirler.