Acaba
Aynı gün hemen hemen aynı saatlerde Çeçen fahri konsolosu iş adamı Medet Ünlü Ankara'da kurşunlanarak öldürülürken İstanbul'da da eski İstanbul Emniyet Müdürü, İstanbul ve bilahare Olağanüstü Hal Valisi Hayri Kozakçıoğlu Sarıyer'deki evinde tek kurşunla ölüyor. Her ne kadar ölüm intihar diye gösterilse de medya da durumun şüpheli olduğu yazılıp söyleniyor, çelişkilerden bahsediliyor.
Arka planda neler oluyor, kim, kimler, neden, hangi sebeplerle Hayri Kozakçıoğlu'nu öldürmüş olabilir?
Daha bir hafta önce kuyumcudan neşeyle alışveriş yapan ve eşyalarını yenilemeye kalkan Kozakçıoğlu'nun ölümü neden intihar haberi olarak verildi? Kozakçıoğlu'nun bağlantıları ve ilişkileri kimlerleydi? Eğer bu bir cinayetse cinayetin gerçek sebebi ne olabilir, bunlar zamanla anlaşılabilir mi, Anlaşılamaz...
Hanefi Avcı belirtilen suçlardan yargılanmaya devam ediliyor. Hanefi Avcı Eskişehir Emniyet Müdürü'yken birden cezaevi sürecine girmiş oldu ve Murat Yalçıntaş İTO başkanlığı için tekrar aday olmayacakmış ve Rusya da demokrasi bir Medvedev bir Putin gel git sistemiyle tıkır tıkır işliyor, bir Medvedev Cumhurbaşkanı oluyor bir Putin ve hangisi Cumhurbaşkanı olursa öteki de Başbakan oluyor... Parayla değil sırayla ama hep ikisi hep ikisi... Tam da bize uygun başkanlık modeli buna derler Rus işi bunu yapan iki kişi, Rus işi olur da Türk işi olmaz mı? Neden olmasın, bir bakarsınız bizde de Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğan tıpkı Rusya'da olduğu gibi sırayla Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık yapabilirler... Şimdi Cumhurbaşkanı olan Abdullah Gül önümüzdeki süreçte Başbakan olabilir, şimdi Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan'da önümüzdeki süreçte Cumhurbaşkanı olabilir.
Hem neden olmasın bakınız içimizden birileri şimdiden bu teklifi getirmeye başladılar bile.
Ancak Başbakanımızın şu Esad karşıtlığına bir türlü anlam veremiyorum. İç siyaset bırakılmış varsa yoksa sadece Esad... Esad gitsin Esad gitsin, Türkiye'nin bütün meseleleri bitti de sadece Esad'ın kalması veya gitmesi mi en önemli meselesi oldu. Suriye'de oynanan oyun çok açık...
Ne o daha dün Ortadoğu Konferansı gezginleri Mehmet Bekaroğlu, Nihat Genç, Ayşe Böhürler ve diğerleri otobüslerle Ortadoğu'yu dolaşırlarken Lübnan'a geçip Nasrallah ile görüşmüşler ve Nasrallah'ı öve öve bitiremiyorlardı da ne oldu da şimdi övdükleri Nasrallah Esad'ın baş destekçisi oldu da onu öve öve bitiremeyenlerin desteklediği Bir Numara Esad karşıtı oldu...
Esad Şii miydi, Nusayri mi, yoksa bunların hepsi İngiliz-Alman ajanı mıydı?
Başbakanımız neden acaba bu senaryonun benzeri Irak'ta oynanırken o zaman Batının bir numaralı ajanı olan Saddam benzer bahanelerle düşman hale getirilip, Amerika'nın Irak'ı işgaliyle sonuçlanmış ve Amerika eliyle de Kuzey Irak'ta yapmacık bir Kürt Devleti kurdurulmuştu?
Ne oldu şimdi Başbakanımız tarafından günümüzün Saddam'ı haline getirilen Esad için neden Amerika yine bir işgal programı hazırlayıp, Suriye'ye askeri müdahale yapmayıp, Suriye'nin de kuzeyinde bir Kürt devleti kurmuyor da bu sefer bu Kürt devletini Esad ve Suriye ile oyalarken akıncı akilliler topluluğu öncülüğünde çözüm süreci başlıklarıyla bu sefer Türkiye'nin güneyinde bir Kürt devletini kurmaya hazırlanıyor?
Ki bu senaryo değil; Rothschild Türkiye Yatırım Bankası Başkanı 21 mart 2013 Diyarbakır Nevruz Kutlamalarında Apo'nun manifestosuyla Büyük Kürdistan'ı Kurduklarını ilan ediyordu.
Biz de takılmışız Suriye'nin peşine Esad gidecek Esad gidecek, madem Esad da eli kanlı bir diktatörse ve masumları sürekli katlediyorsa, neden Amerika BM'yi toplayıp Suriye'ye askeri müdahale yapmıyor Saddam'a yaptığı gibi?
Neden illa hep bizim Başbakanımız konuşuyor?
Halepçe'yi dün kimler bombaladıysa Reyhanlı'yı da onlar bombaladı...
Reyhanlıyı bahane ettirip şimdi de bunun hesabını Esad'a soracağız demek, Saddam'a hesap sorulurken Türkiye niye Amerika'nın yanında yer almadı sorusunu akla getirir ki artık bu oyun gereksiz hale geldi ve bırakalım Suriye ve Esad muhabbetini de dönelim ülkemizdeki, sıkıntısı olan, darlık içinde olan ve bir an önce durumlarına çözüm bekleyen vatandaşlarımızın sorunlarına...
Beyler: Türkiye'de herkes güllük gülistanlık değil ve herkes refah içerisinde yüzmüyor. Türkiye'de emeklinin, çiftçinin, üreticinin ve bankaların tuzağına düşürülüp gırtlağına kadar borçlandırılan insanımızın ve bitip tükenmek bilmeyen akaryakıt zamlarının, zamların, zamların, zamların ve bitmek bilmeyen sömürünün çözüm süreci için bir şeyler yapın.
Cambaza bak cambaza bitecek gibi değil ve cüzdanları boş olanlardan kimsenin haberi yok...
Türkiye'de Kürt sorunu yoktur ve her kim Kürt Sorunu vardır diyorsa bu topraklardaki vahşi sömürünün gizleyiciliğini yapmaktadır.
Yeter artık boş yere Kürt sorunu, çözüm süreci, akillerin raporu,Suriye ve Esad muhabbetleri...
Burada sorunları içinde boğulan milyonlarca insanımızla ilgilenin...
Sağlık Bakanlığı'na bağlı hastanelerde milyarlarca dolarlık yolsuzluklar ve usulsüzlükler yapılırken hala emeklilerden muayene ve ilaç reçete kesintisi yapılmakta, IMF'ye borcumuz bitti artık zengin olduk diye övüneceğinize emekli maaşlarını biraz yükseltin ve emeklileri hastaneye tedavi olmaya gitmekten korkmaktan kurtarın sonra övünün...
Suriye'ymiş, Esad gitsinmiş bu konuşmalar 2 TL'ye zeytinini satamayan, 1,250 TL'ye çayını satamayan üreticiyi ilgilendiriyor mu? Hepsi gırtlağına kadar bankalara borçlandırılmış.
Sizin çözüm sürecinden başka, Suriye'den başka, Esad'dan başka bir derdiniz yok mu?
Milletin derdi bu mu?