ŞEREF İÇİN
3. Boğaziçi Rothschild köprüsünden,1 otomobil geçiş ücreti 3 dolar olacakmış, niye Türk lirası değil de Dolar diye sormaya lüzum yok. 1 tır geçişi de 15 dolar olacakmış ve günlük 135 bin otomobil geçişine hazine garantisi de verilmiş yani günlük bu sayının altında otomobil geçerse eksi farkı hazine ödeyecekmiş köprü sahibine...
Ve birileri de deerrmişş ki ''Projenin karından çok ŞEREF'iyle ilgiliyiz''.
Çağrı filminde Ebu Süfyan diyordu ki; ''benim şerefim develerin sırtındaki mallarımdır'' diye..
''Projenin karından çok,şerefiyle ilgiliyiz,su satar,kağıt helva satar kazanırız'' doğru ya diğer köprülerde ve otoyola gişelerinde kağıt helva,pişmaniye,su satan yaya trafiğinde serbestçe dolaşmalarına izin verilen adamlar da sizin yevmiyeli adamlarınızdır,onu da satar ondan da kazanırsınız 3.köprüde..
Haa sahi Dolar'ın üzerinde yoksa ŞEREF mi yazıyor ? Aylık 50 milyon dolar gelir bekle ''şeref için'' de...
Ehh bağlantı yollarından da kilometre başına 8 cent tahsil et, yani köprüye gitmek için daha bağlantı yollarından itibaren soygun başlayacak, köprüde ayrı soygun, birde yaya yürüyüş yolları, köprü ayaklarında restoranlar, cafeler, barlar, peki bu köprü ne ayak,bir de Başbakan temel atma törenini yapmış da büyük yatırımmış da ,oh oh bir de on yıl vadeli birçok bankadan 2.5 milyar dolar kredi ki faizi bile meçhul,alan memnun veren memnun kredisi, bankalardan kredi adı altında parayı al,köprüyü yap, nakit tahsilatla parayı kap ''şeref için''
402 milyon Dolar show tv bu parayı eder miydi bedavaya tv kanalları varken anlaşılan büyük patron Ciner'in paralarına çöküp, Karamehmet'e tahsil ettirmiş...
Türkiye büyüyormuş, bu büyüyen Türkiye kim acaba: emeklilerin maaşlarına %50 artış gelip muayene ve ilaç kesintilerimi kaldırılmış da Türkiye büyümüş müş. İşsiz, asgari ücretli, çiftçi, köylü, çaycı, fındıkçı, zeytinci banka borçlarından kurtulup ürettiği topladığı ürününü gerçek değerinden satıp parasını cebine koyabilmiş mi de Türkiye büyümüş müş.
Vee gelelim disco disco partizani tencere tava oyun havalarına...
Haa büyük patron eğer Hükümetin ve Başının gitmesini istiyorsa birilerini tencere tavalarla ''gezi'' lerde gazlamalarla, aşınmayan yollarda yürütmekle bunu yapmayabilir. Çok daha rahat bu işi halleder, birileri gece gündüz sabahlara kadar düdük çalıp tencerelere vurup bol bol sloganlarla yürüse de, isterse indirmez hatta yürüyenlerin tepelerine de basa basa bindirir ama yine de bakalım oluşturdukları kaos sürecini kontrollü olarak da olsa yürütebilecekler mi ?
Dönence, uzaklarda bir yerlerde türküler söyleniyor. Taraf oyun kuran taraf, oyunu oynayan taraf, oynayan tarafın oynadığı oyunun kurallarını koyan oyunu kuran taraftır.
Abdullah Gül ''mesaj alınmıştır'' deyip ''Demokrasi sadece seçim değildir'' derken, oyunu kuran tarafı işaret ediyor ve aynı zamanda seçimin bir formalite olduğunu, sandıklardan atılan oyların değil büyük patron kimleri yöneterek avamı yönetmek istiyorsa onları çıkardığını işaret ederken, kendilerinin halkın oylarıyla sandıktan çıkarak yönetici olduklarına inananlar da ''demokrasinin yolu sandıktan geçer'' diyerek, oynayan tarafı işaret ediyor ki ; oynayan taraf oyun kurucularının müsaade ettiği kadar oynayabiliyor.
Sosyal medyada, karşı eylemler diyerek, asıl iktidar da olan Ergenekoncular, Milletin Adamları, astınız, zehirlediniz, yedirmeyiz derken, aslında Başbakanı yedirmeye yaklaştıklarını gösteriyorlar.
Akdoğan ''Erdoğan'ı kimseye yedirmeyiz'' diyebilecek güç ve kudrette ve Başbakan'ın üstünde mi?
Ülker'in Haber7'si Koç gibi destek haberleriyle Başbakan aleyhine dönmüşken?
Aslında gezi süreci başlangıcında ve süreç dahilinde Başbakan takındığı tavır ve yapmış olduğu rest çekici açıklamalarıyla kendisini oraya getirdiklerini inananlara resti çekerek ''Hadi beni yiyecekseniz yiyin, gezi tencere tava düdük bahaneleriyle beni indirecekseniz bunu görelim, bensiz devam edecekseniz beni devirmeniz için ben de sizin üzerinize geleceğim türünden açıklamalarıyla olayı netleştiriyor...
Oyun birçok sahnede devam ediyor.
Bizde gündem bitmez; sömürünün de bitmeyeceği gibi...
