ZENCİ MUSA
Kuşçubaşı Eşref bey'in emir eri Zenci Musa, Akif'in şiirinde, ''İsa Peygambere omuzlarını ödünç verir ve Peygamber bu sayede göğe doğru tırmanabilir...'' dediği Sudanlı Zenci Musa. 1919 yılında İstanbul İngiliz işgali altındadır. İngiliz Komutan General Harrington, bir gün Karaköy gümrüğünde tek eliyle koca bir çuvalı kaldıran iri cüsseli zenci bir hamalı görünce, yanındakilere bu adamın kim olduğunu sorar. Onun Arabistan çöllerinde, İngiliz birliklerini atlatıp, kendisine emanet edilen yüz binlerce altını, Yemen'e götüren Zenci Musa olduğunu söylerler. Komutan Mahiyetine girmesini teklif eder. Onu Altına boğacağını söyler. Zenci Musa'nın cevabı tokat gibidir.
''Her teklif herkese yapılmaz! Bu sözleriniz beni ancak rencide eder. Benim bir devletim var. Birde Bayrağım var. Birde Kumandanım var Eşref Bey! Bu iş daha bitmedi, sizinle mücadelemiz devam edecek!''
Youtube'a girer ve ''Sudanlı Zenci Musa'' diye yazarsanız, TRT nin onun hakkında hazırladığı belgeselde teferruatlı bilgiye ulaşırsınız.
17 Aralık'tan günümüze kadar olan süreci ikiye ayırabiliriz. Öncesi ve Sonrası.
Öncesinde, Devlet yönetmeyi Belediye yönetmek sanan bir Hükümetle ve Başbakanla karşılaşıyoruz. Devleti yönetirken Milli olan bütün unsurlarla ittifak etmek yerine, bütün kademelere ''Bizden'' sandığın Bademleri yerleştirip, güvenirsen, sırtından da hançeri yediğin zaman ciyak ciyak bağırmayacaksın! Halbuki, en küçük esnafın bile ticaretin de uyguladığı formüldür. Aynı ürünü, farklı üreticiden, imalatçıdan, satıcıdan almak. Alternatifli çalışmak. Hükümet, zamanında Millici Aleviyle, Kürtle, Kemalistle, Solcuyla, Ulusalcıyla yani işin ehli, namuslu vatanperverler ile iş tutsaydı, Bademler meydanı bu kadar boş bulup, at oynatamazdı! Devlet bu kadar yıpranmaz, Ulusal Güvenliğimiz bu kadar riske girmezdi.
Hadi Hükümet uyudu. MİT, Emniyet-Jandarma-Genelkurmay İstihbaratları, Devletin güvenliğinde sorumlu birimler, Devlet darbe alana kadar ne yaptı? Bunca dinleme, izleme, soruşturma, takip, sızma vb. faaliyetler içinde olan bir yapılanmanın farkına nasıl varılmadı? Kısaca buna ''Devlet Uyumuş!'' diyebiliriz.
Sonrasında durum malumunuz. Devlet, bütün birimleriyle gereken refleksi gösterdi. Bu yapılanmayla mücadeleye başladı. Bakalım Hasar Tespit raporundan ne çıkacak! Devlete ihanet eden bu şebekeden nasıl hesap sorulacak? Hep birlikte göreceğiz.
Adını İngiliz Amiral, William Penn'in soyadından ve Ormanlık alan anlamında ki ''Sylvania'' kelimesini birleştiren İngiliz Kralı II. Charles tarafından alan ''Pensilvanya'' yı biz ABD nin bir eyaleti biliriz. Aslında İngiliz hâkimiyetinde olan bir eyalettir. İngiliz'in ve Kraliçenin kucağına oturmuş bir yapılanmadan hadi şüphelenmediniz. ''Bu iş daha bitmedi'' diyen Zenci Musa'dan da mı ders almadınız? Yoksa Mücadelenin bittiğini mi sandınız?
Devleti yönetenlerin, İdealleri olmalı. Çelik gibi iradesi olmalı. Eline-Diline-Beline hâkim olmalı. Balkanlardan Asya'ya, Orta Doğu'dan Afrika'ya kadar milyonların umudu olan bir Devlet böyle zafiyet içinde olmamalı! Zafiyet gösteren adamlarla iş tutmamalı! Ben, fakrı zaruret içinde bile, Sudanlı Zenciye Devlet, Bayrak, Millet sevgisini aşılayan, Ona Devlete hizmet ettirme becerisini öğreten, İngiliz Generaline haddini bildirecek şekilde yetiştiren, bu Vatan uğruna bedel ödeyen Kuşçubaşı Eşref bey gibi, Devlet adamları istiyorum. Bu Devlet kolayına kazanılmadı, Kurda Kuşa da yem edilemez!
Sudanlı Zenci Musa mı? O bize Kuşçubaşı Eşref bey'in emaneti, Üsküdarlı... Milli Mücadelede rol alan, Sultan Tepe de ki, Özbekler Tekkesi mezarlığında yatıyor. Ruhları şad, mekânları Cennet olsun.