Üsküdar'da yeni bir şehir kültürü...
Kirazlıtepe'de inşa edilen ve geçtiğimiz aylarda hizmete açılan ''Boğaziçi Yaşam Merkezi''nin ''Tepe'nin yeni sakinleri''ne hizmet için inşa edildiği yönünde ciddi kuşkularım vardı ve bu kuşkularımı da yakın geçmişte okurlarımla paylaşmıştım. Projede fitness gibi Kirazlıtepe'nin mevcut sakinlerine hitap etmediğini düşündüğüm unsurlar vardı, aynı zamanda Merkez'in hemen yanı başına villaların inşaatı başlamak üzereydi.
Tabii bunları düşünürken, Merkez'in hangi halk kesimine hitap edecek düzeyde dizayn edileceğini de; villaların kalite ve kapasitesini de bilmiyorduk. Merkez vardı, merkez vardı. Villa vardı, villa vardı.
Yaşam Merkezi hizmete açıldıktan sonra sosyal medyada bazı sızlanmalar görmedik değil. Oraya yemek yemek ya da çay-kahve içip hoşça vakit geçirmek için gitmek isteyen -ve orta-üst gelir grubundan oldukları belli olan- bazı insanlar civarda yoğun olarak yaşayan Şalpazarlıların gürültüsünden şikâyet ediyorlardı. Ben de ''Aha!.. Öncü depremler görülmeye başlandı'' demiştim.
Mahalle demografisine uygun olmayan bir yaşam merkezi ve hemen önüne yapılan lüks villalara bir de bölgeye yüzde 15 imar verilmesi eklenince resim tamamlanıyordu. Bölgede yerleşik bulunan Anadolu göçmeni alt gelir grubu insanlar oradan ''kaldırılacaktı''.
Aradan geçen zaman zarfında Üsküdar AK Parti Belediye Başkan Adayı Hilmi Türkmen'in ifadesiyle ''yüzde 15''in tarihe karıştığını öğrendik. Yaşam Merkezi'nde birçok etkinliğe katıldık. Yükselen villaların konfor düzeyini uzaktan da olsa gördük. Yaşam Merkezi'nin sosyalitesi o villalarda yaşayacak insanlar için düşük kalırdı doğrusu.
Yani uzun lafın kısası, yerleşik ahalinin bölgeden ''kaldırılması'' endişesi -en azından şimdilik- ortadan kalkmış oldu. Gelecekte ne olacağını da Allah bilir ama kilit konu yüzde 15 konusuydu, o da halledilmiş görünüyor.
Bu sonuç, Anadolu kökenli insanların Üsküdar gibi İstanbul'un nadide semtlerinden birinde otantik kültür özelliklerini de kaybetmeden şehir kültürüne entegre olabilmeleri için eşsiz bir fırsat sunmaktadır. Bu fırsatı hem Anadolu insanları hem de Üsküdar iyi değerlendirmelidir diye düşünüyorum. Eski İstanbul şehir kültürü denen olgu da yine Osmanlı'nın dört bir yanından gelenlerin oluşturduğu bir sentez değil midir?
