NASUH
Kuran-ı Kerim'de bahsi geçen Nasuh kimdir ?
Nasuh; meslek olarak tellallık yapan, görenlerin kadın sandığı ve kadın kılığında ve davranışlarında bulunan bir kişi olduğu için erkekliğini gizleyebilmiş bir kişidir. Kimse de onun erkek olduğunu anlayamamıştı. Sesi kadın sesi, yüzü de kadın yüzü gibiydi. Çarşaf giyen, peçe takan azgın bir genç erkekti. Padişahın kızlarını bile o keselerdi.
Bir müddet sonra Nasuh pişman oldu, tövbe etti fakat bir türlü tövbesinde sebat edemedi. Her seferinde tövbesini bir türlü yerine getiremiyordu.
Sonunda bir Allah dostuna giderek kendisine dua etmesini istedi ve duasını aldı.
Birgün Nasuh hamamda tas doldururken, padişahın kızının inci küpesi kayboldu ve bütün kadınlar onu aramaya başladılar ve kimse dışarı çıkmasın diye hamamın kapısını kapadılar.
Bütün aramalara rağmen inci bir türlü bulunamadı. Bunun üzerine insanların ağız içleri de dahil olmak üzere herkesi aramaya başladılar. İnci bir türlü bulunamadı.Bunun üzerine de, herkesin, genç yaşlı demeden soyunması gerektiği söylendi.
Nasuh korkusundan bir kenara çekildi, yüzü korkudan sararmış dudakları titriyordu. Ölüm korkusu her yanı sarmıştı.
Kendi kendine :
- ''Yarabbi, dedi. Birçok defalar tövbe ettim fakat tövbemi bir türlü tutamadım. Eğer beni bu beladan, rezil rüsva olmaktan kurtarırsan bütün yaptıklarımdan tövbe ettim.'' dedi.
Hamamdakiler herkesi aradıktan sonra:
- ''Ey Nasuh herkesi aradık, şimdi sıra sende gel seni de arayalım.'' dediler.
Nasuh için kurtuluş yoktu tam onu arayacaklardı ki ansızın:
- ''İnci bulundu.'' diye bir ses geldi. Nasuh'u aramaktan vazgeçtiler, böylece Nasuh rezil olmaktan, ölümden kurtulmuştu. İnci bulunduğu için herkes bayram ediyor seviniyordu.
Bu sevinç dalgası geçtikten sonra Nasuh'u çağırdılar:
- ''Ey güzel tellak gel, padişahın kızı seni çağırıyor gel onu kesele, yıka'' dediler.Nasuh bunu reddederek hamamdan çıkıp gitti. Bir daha da tövbesini bozmadı...
Bu olay Kitabımız Kur'an-ı Kerim'de, Tahrim Suresi 8. Ayette anlatılmaktadır :
- ''Ey inananlar! Yürekten tövbe ederek Allah'a dönün ki, Rabbiniz kötülüklerinizi örtsün, sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere koysun. Allah'ın Peygamberi'ni ve onunla beraber olan müminleri utandırmayacağı o gün, ışıkları önlerinde ve defterleri sağlarından verilmiş olarak yürürler ve 'Rabbimiz! Işığımızı tamamla, bizi bağışla, doğrusu Sen her şeye Kadir'sin' derler.'' buyurmaktadır.
Günahtan Allah'a yöneliş, yapılan kötülüğü, işlenen günahın günah olduğunu bilip, günahı terk ederek Allah'a dönmek, yaptıklarımızdan pişman olup yalnız Allah'a yalvaranlara verilen büyük bir müjde var.
Hiçbirimizin günah işleme ve günahta ısrar etme talep ve hakkı bulunmamaktadır. Günah işleme bir özgürlük alanı olamaz.
Paraleldi, Dikeydi, Çemberdi, Fidandı hepsi aynı çanağın içinde... İpleri aynı yerlerin elinde...
Bağıran bağırana... Var olanı yok göstermeye, maskeli balo ile halkı kandırmaya, gündem oluşturmaya devam...
Türkü söylerken değiştir denilince hemen başka bir türküye geçme yarışması gibi gündem çiğneme yarışması yapılıyor. Demirel ''Siyaset netice alma sanatıdır'' derdi.
Bu kavgadan da millet kaybedecek, ağababalar büyük ağabeylerinin emirlerini yerine getirmekte yarışacaklar.
Hayırda yarışacaklarını söyleyenler şerde nasıl da yarışıyorlar...
Önümüzde göç, susuzluk, yer altı kaynaklarının kullanımı ve bölgesel gerilimlerin yükseldiği maddi olayların yanında, hepimizin yaşadığı manevi buhranların da sıkça yaşanacağı günlere hazır olmamız gerekmektedir.
En güçlü ortaklık suç ortaklığıdır...! Vay be...
Nasıl da kavga eder görünüp milleti birbirlerine kırdıracaklar...
Kerbela Kerbela diye koşan bir siyasetçimiz vardı, acaba şimdi bu olaylara ne diyor...
Hem hükümet-hem camia-hem kck-pkk ne güzel de orkestra olmuş...
Pensilvanya, Kısıklı, İmralı çalın oynayın, hem oynayın hem çalın...
Millet çaresiz, kılıktan kılığa girin... Bütün tavukları kümese doldurun...
Haydi İslamcı Ergenekon'a...
To gether...