YEHOVA ŞAHİTLERİ VE ALEVİLER!
2 Gün önce, Boğaziçi köprüsünde intihar eden bir genç kız dikkatimi çekti. Mide bulantısı bahanesiyle otobüsü durdurmuş ve soyunarak çırılçıplak köprüden atlamış. Haberlerin detayın da kızın ''Yehova şahidi!'' olduğu yazıyordu. Bu daha çok dikkatimi çekti.
Yehova şahitlerinin kurucusu Charles Russell isimli bir papazdır. 1891 yılında, Hedefleri tanrının denetiminde Hazret-i İsa'nın liderliğinde bir dünya krallığı, tek tip toplum düzeni kurmaktır.
Yehova: Bu kelimesinin aslı Yahvedir. Yahve; İsraillilerin milli ilahlarının adıdır.
Bu din, önceleri ''Russel tarikatı'' adıyla çalışıyordu. 1931'de ''Yehova şahitleri'' adıyla meydana çıktı. Dört incili esas alırlar. (İsa'nın dünya krallığı başladı) diyerek, devletlerin sonunun yaklaştığını, tarihler vererek ortaya atmışlardır. Bu tarihler, 1914, 1918, 1925 ve 1975'tir. Tabii hepsi de boşa çıkmıştır.
Benim için işin ilginç yanı, bu grubun 1933 yılında Ülkemizde başlayan serüvenidir. O yıl 5 kişi ''Yehova Şahidi'' olarak vaftiz edilir. 1947 - 50 arası bu sayı 60 yükselir. Günümüzde ise 5 bin civarlarında olduğu tahmin edilmektedir.
80 yıllar faaliyetlerinin hızlı olduğu yıllar olmalı ki, 163. maddenin gereği Devletimizle fazla bir teşviki mesaide bulunmuşlar. Davalar... Yargılanmalar... Tutuklamalar... en sonunda Devletimiz 1986 yılın da, vermiş olduğu kararla,
''Sanıkların eylemleri olarak tespit edilen cemaat oluşturma, dinsel inanışlarına göre ibadet etmek, toplanma, inanışlarını öğretme ve yayma faaliyetleri din ve vicdan hürriyetini koruyan Anayasa'nın 24. Maddesinin sınırlarını aşmamış ve maddenin son fıkrasında yazılı hürriyeti kötüye kullanma ve istismar etme durumu da gerçekleşmemiştir.'' (E. 1985/9-596, K. 1986/293, T. 26.5.1986) denilerek, kendilerini bir din olarak tanıdı.
Hıristiyanlığın içinden daha dün diyebileceğimiz bir vakitte çıkan, sayıları da bir elin parmağını geçmeyecek kadar olanlara tanınan hak ve hürriyetler, bizim Dinimizin ve Kültürümüzün bir parçası olan Aleviler için neden esirgenir?
Anadolu nun ve Balkanların fethinden önce, Horosan'dan yola çıkan gönül erenleri zaten bu Fetihlerin alt yapısını oluşturmuştu! Kılıçtan önce, Gönülleri Fethetme görevi, Alperenlerin, Erenlerin, Dervişlerin, Velilerin göreviydi...
Binlerce yıldır birlikte yaşadığımız, Selçuklu da, Osmanlı da ve Türkiye Cumhuriyeti nin kuruluşlarında Asli rol alıp, ordularında vurucu güç olan Alevilerin, Bu Devletin gözünde, Yehova Şahitleri kadar kıymeti harbiyesi yok mudur?
70 yıllarda başlayıp, günümüze kadar gelen ''Alisiz Alevi'' geleneğini yaymak isteyenlerin, oyununa gelenlerin, kaderine mi terk edilecek Anadolu Alevileri?
''Eline, Diline, Beline sahip ol... Eşine, İşine, Aşına sadık ol !'' öğretisini yaşayandan, yaşatandan ve öğrenenden mi zarar gelir? Yoksa, Okmeydanı taifesinden mi?
Osmanlının çöküp, Cumhuriyetin kuruluşunda yaşanan travmalar sonucunda, İnsanını düşman görme korkusundan dolayı, Rum, Ermeni, Kürt, Alevi, Sünni, Süryani vd. ne Devletimiz hep şüpheyle bakmıştır. Bunun sonucunda kimse Mutlu olamamıştır!
Son yıllarda Ülkemizde yaşanan açılımlardan Aleviler nasibini alamamıştır! Haksızlık etmeyelim, bazı adımlar atılmıştır. Ama istenilen seviyelerde olmamıştır! Kendi asli unsurlarımızın yanında, iç huzurumuz için başkaları değil, bizler olmalıyız... Korkularımızı ve Ön yargılarımızı yenmeliyiz!
BİRİMİZİN MUTSUZLUĞU, BİZİM MUTLULUĞUMUZ OLAMAZ! MUTLU VE ZENGİN OLACAKSAK HEP BİRLİKTE OLMALIYIZ! VE BUNU DA AYRIM YAPMAKSIZIN HEPİMİZİN İSTEMESİ GEREKİR!
