ARAYIŞ
Türkiye'yi bir arada tutacak bir tutkala ihtiyaç var. Sanki tito sonrası yugoslavya olmaya gidiyoruz.
Dünya, ana ekseni 1. Dünya, tamamlayıcı sömürü ekseni 2.dünya savaşı sonrası kurulan bağlı-bağsız, birleşmiş, ayrışmış birtakım yapılara devlet adı verilerek ideoloji ve uyuşturucu (her türlü küfür hareketleri) ile yönetildi.
Sayıları 200 ve üzeri devlet ve devletçikler adı altında, tek merkezli bir sömürü düzeni ile ne adalet sağlandı ne de dünyadaki kaynaklar insanlara hakları oranında paylaştırıldı.
İnsanlarla yönetim deneyleri yapıldı. Acaba hangisi ile daha iyi sömürürüz. Afyonlayalım. Herkes de kendini bir tarafta olmak zorunda hissetti.
Ne var ki şu anda dünya umutsuz-karamsar, hiç kimsenin beklemediği ve kontrol edemeyeceği bir düzeye geldi.
Kontrol edenler, hiçbir boşluk bırakmadan imanı satın alıp bir yere koyabileceklerini zannediyorlar. İnsan bir muamma...
İnanıyorum ki fıtrat galip gelecek... kalu bela...
Dünyamız hızla kürsel ısınma, susuzluk, aç-açlık çeken ülkelerin insanlarının daha müreffeh ülkelere doğru oluşturduğu ve oluşturacağı göç dalgaları ile karşı karşıya.
Temziz su-temiz toprak-temiz hava-temiz gıda her şeyden önemli.
1 kilogram buğday 1 ton altından daha değerli olacak.
Nüfus hareketleri ile belki ülkeler bir anda işgal olacak-milyonlarca insan susuzluk-kıtlık, savaş ve benzeri afetlerle yok olacak. Cenab-ı hak en'am'larını belki alacak, belki yüzlerimiz enselerimiz gibi dümdüz olacak.
İnsan bu, muhakak cahil ve zalim...
Bugün kendilerini bir güç olarak görenler 10-15 milyonluk ülkeler kurmak için yani daha iyi sahip olmak için, insanları ırk-renk-din-dil-bölge-şehir-takım ve sair çeşitli aidiyetlerle bölme yarışında. Tezgah zaten yıllardan bu yana işliyor.
Ülkemizde nereye yöneleceği belli olmayan bir öfke hattı var. Zaten hareketli fayların olduğu ve her an büyük depremlerin beklendiği coğrafyamızda öfke üstü açık-kapalı her yanı sarmış durumda.
Bu öfke aslında birileri için güç kaynağı, aynı tazyikli su gibi, biber gazı gibi, silah gibi. Yönelttiklerinizi ya daha çok tahrik ediyorsunuz ya da etkisizleştiriyor, sindiriyor, korkutuyorsunuz.
Yani insanların hayallerini kullanıp, korkularıyla yönetmeye ve bu sayede taraf olmaya, sözünüze karşı çıkanların kimler olduğundan hareketle tartışılmamanıza, yaptığınız her işte mutlak vardır kerameti, güçlüdür o, haklıdır o, herkül gibi dünyayı o sırtında taşıyor, o giderse dünya biter dedirtiyorsunuz...
Samiri iş başında... böğürüyor putlarıyla...
Şimdi de cumhurbaşkanı seçimlerine gideceğiz. Vay be... ilk defa millet seçecek... cumhurun başını, cumhurun başkanını seçeceğiz.
Yani davanıza avukat aracılığı ile değil bizzat katılacaksızın. Oyunuzu göğsünüzü gere gere istediğiniz adaya vereceksiniz. Siz seçeceksiniz, siz belirleyeceksiniz...
Cephe hazır... tam da ortadan ikiye bölünmüş. Seçimlere 2 ay 10 gün var... kanunlar aynı, ama halkın seçeceği cumhurun başı farklı olacak...!
Daha öncekileri kim seçmişti. Genel başkanlar... peki şimdi kimi seçeceğiz ? Genel başkanların belirleyeceği cumhur başı adaylarını.
En az 20 milletvekili adaylığınızı talep edecek. Tam da miletvekili pazarı...
Yani genel başkan milletvekilini seçer, milletvekili başbakanı, genel kongre genel başkanı, genel başkan genel kongre üyelerini...
Şimdi de geneller cumhurbaşı adayını belirleyecek... Halkımız da cumhurun başını...
Hem hükümetin başı olacak hem de cumhurun... böylece ordu, meclis, hükümet tek elde birleşecek. Kim öle kim kala, güz ola yaz gele...
Bir kaldı yargı. Onu da okul, hastane ve sair müdürler gibi bütün hakimler ve adalet mekanizması daktilosu ile birlikte ol başa bağlanırsa; tanrının hakkı tanrıya, sezarın hakkı bekçi murteza'ya olacak.
Ne güzel adamdın be bekçi murteza.
Filmin de güzeldi...