Siyasi gündemin ısınmaya başladığı şu günlerde; yazılanları, konuşulanları ve insanların arasında ki ilişkileri gördükçe ve duydukça kendi kendime yanlış bir periyotta yaşadığımın izlenimine kapılıyorum! Acaba ilim ve bilim hiç ilerlemeseydi, teknoloji gelişmeseydi daha mı iyi olurdu? Diye kendime soruyorum. Normalde her şeyin aynı paralelde gelişmesi lâzımken, bir yerler de tersine giden şeyler oluyor. Nette dolaşırken gördüğüm bir yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. Bu yazı, öncelikle siyasilere ve yandaşlarına ithaf olunur!
Vakt-i zamanında, "İstanbul aydınları"; belli günlerde, belli mekânlarda buluşuyorlarmış... "Birbirleriyle kanlı-bıçaklı olanlar" bile aynı çatı altında buluşur, "memleket meseleleri"ni tartışırlarmış...
Bazen de, Neyzen Tevfik' in Eminönü’ndeki "ney ziyafeti"ni dinlemeye giderlermiş!..
Neyzen, "ney"ini çalmaya başlamış ki, herkes adeta "nefes almadan" dinliyor... Öyle bir "sessizlik" var ki, neredeyse yere bir “tüy” düşse, onun sesi duyulacak!..
Böylesine bir sessizlik!..
Neyzen de, öyle bir "aşk ve vecd" içinde çalıyor ki, dinleyenler kendinden geçmiş!..
Derken, "gök gürlemesi" gibi bir ses!..
"Yeteerr!" diye bağırıyor Neyzen'e!..
"Yeter, kes artık!"
Gök gürlemesini andıran bu ses, merhum Mehmet Akif'ten geliyor!..
Hem de, "Neyzen" gibi birine bağırıyor!..
"Eyvah" diyor salondakiler!.. "Eyvah, şimdi kızılca kıyamet kopacak!"
Haklılar da... Çünkü, Neyzen Tevfik ile merhum Mehmet Akif, ileri derecede "kanlı-bıçaklı" olmasalar da, birbirlerinden hiç hazzetmiyorlar!..
Salondakiler bunu bildikleri için, "kızılca kıyamet"in kopmasını bekliyorlar!..
Öyle ya, "Neyzen" kim, ona "Yeter, kes artık" demek kim?..
Ama, beklenmedik bir şey oluyor...
Neyzen, "anında kesiyor" ney çalmayı!..
Ve enteresandır, Mehmet Akif'e de tek lâf etmiyor!..
Daha sonraki günlerde, bunun sebebini soruyorlar Neyzen'e!.. "Hem ney çalmayı bıraktın, hem de hiç sesini çıkarmadın!.. Oysa biz, senin Mehmet Akif'ten hiç hazzetmediğini biliyoruz!.. Niye haddini bildirmedin ona?"
Neyzen Tevfik, "Hayır" diyor; "Mehmet Akif, tam yerinde müdahale etti!.. Çünkü, onda çok müthiş bir müzik kulağı var!.. Ben, musikinin zirvesine çıkmıştım!.. Onun, 'Yeter, kes artık' dediği anda ise, zirveden inişe geçmeye başlamıştım!.. O, bunu anladı ve zirvede bırakmam için uyardı!"