Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen, adaylık sürecinde seçim kampanyası dâhilinde Üsküdar merkezinde esnaf ziyareti yapıyor ve herkese bir adet gül ikram ediyor. Tabii oy verecek olan da olmayan da başkan adayını güler yüzle karşılıyor ve uğurluyor. Fakat bir kişi hariç. Bir dükkânın önünde oturmuş ve bacak bacak üstüne atmış orta yaşlı, top sakallı bir vatandaş Hilmi Türkmen'in geldiği tarafa bile bakmıyor. Uzattığı eli sıkmıyor, verdiği gülü ''Ben akepelilerden hiçbir şey almam'' diyerek geri çeviriyor. Türkmen'in ''o zaman sarı gül verelim'' esprisi bile para etmiyor, adam başkan adayının seslendiği tarafa hiç dönmeden ''Avukattan başkan mı olurmuş? Müftü olacak başkan'' diyor ve lafın arasında belli belirsiz ''şu sokağın halini görmüyor musun?'' gibi bir laf ediyor. Gayri ihtiyari yere bakıyorum. Evet, zemin biraz yıpranmış ama öyle başkan adayının (tabii aynı zamanda o günlerde başkan yardımcısı Türkmen, yani sokağın halinden sorumlu tutuluyor) başına kakacak bir durum da yok ortada.
Bu olay zoraki gülümsemelerle geçiştirilip gidiyor. Hilmi Türkmen'in başkan seçilmesinden hemen sonra bir de görüyoruz ki o sokağın zemini yenilenmiş, sanırsınız ki Paris'te Şanzelize'ye açılan sokaklardan biri. O zaman Hilmi başkanın bu aceleciliğini doğru bulmamış, o saygısız adamın isteğine öncelik vermiş olmasını eleştirmiştik. Siyasetçi oy alabilmek için hizmet götürmeliydi ama belediyeden istediğini alabilmenin yolu öyle davranmak mıydı? En zor zamanlarında AK Parti'ye sahip çıkanlar ne olacaktı? Onların sokağı niye sonra yapılıyordu? Sokağını altın kaplasan sana oy vermeyecekti o yüzüne bakmayan adam...
Neyse, geldik bugüne. Hilmi Türkmen'in adaylık sürecinde açıkladığı Validebağ Korusu projesi zaten korunun bulunduğu mahallenin ahalisini huylandırmaya yetmişti. Herkesin bildiği gibi bu mahalle Hilmi Türkmen'in içinde bulunduğu siyasi çizgiyle başı hiç de hoş olmayan bir seçmen profiline sahipti. Son cami meselesi işte o koru projesinin patlamasıdır, daha doğru bir ifadeyle öncü sarsıntılarıdır.
Ruhsatmış, izinmiş, o muhitte camiye ihtiyaç varmış yokmuş, toplumun derin bilinçaltı bunların hiçbiriyle ilgilenmez. Neyle ilgilenir? Biri cami yapmak istiyor, birileri de buna engel olmaya çalışıyor. Bu başka hiçbir türlü algılanmaz, günün sonunda da Hilmi Türkmen ve AK Parti'nin artı hanesine yazılır. Oylar konsolide edilir, hükümet-cemaat çarpışmasının en şiddetli olduğu günlerde CHP'ye ödünç verilmiş olan oyların önemli bir bölümü geri alınır, cami de yapılır. Hâsılı kelam, bu işten camiyi yaptırmak istemeyen kesim hiçbir şekilde kazançlı çıkmaz.
Hilmi Türkmen'in başkanlık süresi boyunca benzer meselelerle yorulmaya ve yıpratılmaya çalışılacağı açıktır. Bu muharebelerden kazançlı çıkacak dahi olsa zaman ve enerji kaybedeceği de aşikârdır. O halde:
Birincisi, kadrosunu güçlendirmelidir. Biz bu kadar söyleyelim, arif olan anlar.
İkincisi, başta Trabzon-Şalpazarlı hemşehrileri olmak üzere kendisini oylarıyla işbaşına getirmiş olan çevreler STK'lar vasıtasıyla seslerini yükseltmeli, desteklerini ifade etmelidirler. Öyle ''AK Parti nasılsa güçlü, bu işlerin üstesinden gelir'' diye düşünmemelidirler. Gezi'den sonraki günlerde Kazlıçeşme mitinginin havayı nasıl değiştirdiği unutulmamalıdır.