Heyhat bugün birçok mevki ve makamda saltanatlarını sürdürenleri, iyi niyetle elbette gün gelecek bu hallere düşebileceklerini de su-i zan olabileceği için aklına bile getirmeden yetiştiren Hocamızı bu zatlar ne yazık ki, bir de zimmet suçundan mahkum ettirerek, aklanması için zerre kadar gayret bile göstermeden ahirete intikal ettikten sonra, heyhaat bugün Abdullah Gül hakkında takipsizlik kararı verilirken Muhterem Hocamızı suçlu gösterip o şekilde helalliğini bile almadan Ahiret yurduna göçüşünü seyretmişlerdi.
Prof. Dr. Necmettin Erbakan olunca suçlu, Abdullah Gül olunca takipsizlik kararı: Prof. Dr. Necmettin Erbakan'a gelince suçlu...
Muhammed Fatih Erbakan'ın siyasete girmesi boynunun borcudur ve sadece Rahmetli Babasına reva görülen bu haksızlığın karşısında durmak için mücadele etmesi zorunludur: Beklemesi Haksızlıktır.
M.Fatih Erbakan'ın vereceği mücadele hatta siyaset üstüdür. Vermesi gereken bu mücadele için ne Saadet Partisi'ne ihtiyacı vardır ne de Prof. Dr. Necmettin Erbakan Vakfı'nın bir zemin olmasına ihtiyacı vardır ve hatta gerek Rahmetli babasından kalma bugün çevresini sarmış her an gözyaşı dökmeye hazır dinazor timsahlara ve hem de ne Rahmetli Babasının Ağuzhanları gibi Nizamettin Özcan'lara ihtiyacı vardır.
Artık kendisi tek başına yola çıkıp mücadelesini başlattığı zaman kendisi ile can-u gönülden bir ve beraber olup yanına katılacak Anadolu'nun gerçek samimi ve bekleyen insanlarının katılmasıyla zaten gücünü ve varlığını ortaya koyacak kutlu bir hareket ortaya çıkacaktır ve bu görülecektir.
M.Fatih Erbakan biliyordur ki; Alparslan Malazgirt'te kefeni giyip atının üstüne çıktığı zaman tek başınaydı ve geriye dönüp ordusuna ''Ben Düşmanla savaşmaya gidiyorum, dileyen benimle gelir, dileyen karısının çocuklarının yanına dönebilir'' deyince bütün inananlar topyekün düşmana saldırınca, 30 bin inanan 300 bin kafiri bozguna uğratmıştı.
Muhammed Fatih Erbakan, Erbakan Vakfı ile siyasette bir varlık gösteremez ve Vakıf kendisi için bir zemini asla oluşturamaz.
Bugün vakıf çevresinde hem toplanıp, hem var hem yok olanlar acaba vakıf sayesinde nasıl bir imkanlarımız olurdan öte kaygı taşımayıp, vakıf ve Milli Görüş sanki kendilerinin emrinde, kontrolünde olmak zorundaymışçasına ve hatta Kur'an ve İslam sadece kendi tekellerindeymiş gibi şunları alalım şunları almayalım şeklinde adeta provokasyonu hazırlayan yaklaşımlarla hem Saadet Partisi'ne hem Prof. Dr. Necmettin Erbakan Vakfı'na hem de Müslüman topluluğa ve dahi İslam'a zarar vermekten başka bir işe yarayamaz. Kimsenin böyle bir dışlamaya hakkı ve yetkisi yoktur.
M.Fatih Erbakan eğer gerçekten bir mücadelenin içerisinde bulunacaksa gerek siyasetle hatta gerekse siyaset üstü sadece bir Lider olarak toplumun önüne geçerek ve topluma Lider olarak neyin mücadelesini yapacağını ve geçmiş söylemler ve dahi bugüne kadar kullandığı Dava ile bütün söylemlerin de üstünde Dünya'nın, Ortadoğu'nun ve Ülkemizin geldiği bugünlerdeki halini göz önüne alarak bin yıllık devletin mirasının savunucusu olarak Bir Alparslan, Bir Osman Gazi gibi yola çıkarak Dünyanın, Ortadoğu'nun ve Ülkemizin önüne koyacağı, önümüzdeki yüzyılın varılması gereken hedeflerini ve bugün bunun aksine sadece köleliği seçenlerin kimler tarafından nasıl kontrol edilerek bütün hedeflerin saptırılarak yok edildiklerini insanlarımızın önüne koyup, bugün bu coğrafyada bütün insanların uğradıkları zulümlerin, haksızlıkların, adaletsizliklerin, köleleştirilmelerinin müsebbiplerini, uygulayıcılarını, işbirlikçilerini ve suret-i haktan görünürken, para ve güce hizmetkarlık yapanları ve dahi bütün sistemi de karşısına almayı göze alarak, sistem adı altında sistemsizlik zalimliğini sürdürenlerle mücadeleyi başlatarak ;bunu göze alacak cesaret, dirayet ve ferasetle bu yolda yürüyüp boynunun borcu olan davanın mirasını taşımak zorundadır.
Ya da ve dahi Vakfın işlerine bile kendisini karıştırmayanların dümen suyunda bir saman çöpü gibi akıp gidecektir.
M.Fatih Erbakan tek başına inisiyatifi almak zorundadır. Tek başına iradesini ortaya koymak ve dahi bir garip yolcu gibi tek başına da kalsa çıkacağı bu yolda yürümek; bir eline güneşi bir eline ayı vermeyi vaad etseler dahi davasına devam etmek için Muhammedi olmak zorundadır.
Eğer bu yolda birilerinin önünü açmasını bekler gibi, icazet bekler gibi ve illa birilerinin kendisini destekleyerek bu işlerin olabileceği gibi kendisi dışında bir iradenin kendisini bir irade gibi sunmasını beklerse bu asla olmayacaktır.
Abdullah Gül için takipsizlik kararı verildikten sonra ve sadece Merhum Hocamız için ayıplı bir suçu varmış gibi suçlu gösterip mahkumiyetini ev hapsine çevirip ahirete intikal ettirenlerden işte bugün, şimdi, hemen Bayrağı eline alıp Rahmetli babasının itibarının iadesi ile ilgili mücadelesini başlatarak yoluna devam etmelidir.
Muhammed Fatih Erbakan (!) : Neredesiniz?