İnternet sitelerinde yayınlanan haberleri gezinirken, urfahabersitesi.com sitesinde Mustafa Fazlıoğlu imzasıyla yayınlanan karekök 1 başlıklı bir makale dikkatimi çekti. Yazıyla ilgili daha sonra, Murat Ülker müvekkili Av. Mustafa Özgün tarafından yayınlanan bir yazıdaki açıklamalar ise oldukça dikkat çekiciydi.
Murat Ülker,Yıldız Holding A.Ş. vekili Mustafa Özgün bu yazısında ''siyaset kurumu ve siyasetçilerle Ülker grubu arasında hukuk dışı bağlantılar varmış gibi gösterilmeye çalışılmış'' şeklinde bir ifadede bulunmuş. Bir kere siyaset ve siyasetçilerle hukuk dışı bağlantı ne anlama gelmektedir ve ne demektir?
Kişi ya da kuruluşların siyaset ve siyasetçilerle illa ki hukuki bir bağlantılarının olması gerekmemektedir ki; kişisel, sosyal ve ferdi herkesin siyaset ve siyasetçilerle bağlantısı olabilir. Bu bağlantının hukuk içi ya da hukuk dışı şeklinde nitelendirilmeye çalışılması oldukça komik bir durum olurki, siyaset kurumu ve siyasetçiler aynı zamanda insani kişi ya da kişiliklerdir. Herkes siyaset kurumu ve siyasetçilerle çeşitli bağlantılara girebilir.
Kaldı ki, Ülker Grubu Kırım Devletler ailesinin bir ferdi olarak Osmanlı döneminde Kırım' dan kalkarak İstanbul'a ya da Trakya'da bir köye yerleşmiş ve soyadı kanunundan sonra ''Berksan'' soy adını alan 'İslam Berksan'dan bu yana bir şekilde hep siyasi kurumlar ve siyasetçilerle bir şekilde ilişkiler içinde olmuş ve bilhassa İslam Berksan'ın oğulları Asım Berksan ve Sabri Berksan (Ki bu kardeşler daha sonra mahkemeye başvurarak Babalarının Berksan soy ismini ''Ülker'' olarak değiştirmişlerdir. Nedense daha sonra Asım Ülker'in Çocukları Abdurrahman Selçuk Ülker ve Ömer Faruk Ülker tekrar mahkemeye başvurarak Babaları Asım Ülker'in ''Ülker'' soy ismini değiştirerek dedelerinin soy ismi olan ''Berksan'' soy ismini almayı tercih etmişlerdir.)
2. Dünya Savaşı'nın bitiminden itibaren NATO ve BM teşkilatlanmaları sürecinde çeşitli dernek,vakıf ve sosyal kuruluşlar çerçevesinde siyaset kurumu ve siyasetçilerle etkili bağlantılar içerisinde kaldıkları geçmişin ve günümüzün siyasetçileri ve siyaset kurumu içersinde aktif olarak bulunanlar tarafından çok yakinen bilinen bir gerçektir.
Asım Ülker ve Bilhassa Sabri Ülker, Komünizmle Mücadele derneği Milli Türk Talebe Birliği, İlim Yayma Cemiyeti, Türk Milli Kültür Vakfı, İş, Çamlıca Kültür ve Yardımlaşma Vakfı, Bilim Araştırma Vakfı, Bilim Araştırma ve Geliştirme Vakfı daha bir birçok vakıf ve derneklerde kurucu ve aktif çalışmalarıyla geçmişten günümüze bir çok siyasetçi yetiştirilmesine katkıda bulunarak siyaset kurumunun bütün yelpazesine katkıda bulunmuşlardır.
Osmanlı'dan günümüze Anadolu'daki bütün teşkilatlanmalarda Berksan & Ülker ailesinin hizmet ve gayretleri yadsınamaz. Günümüzde şimdinin Başbakanı Ahmet Davutoğlu da Ülker Ailesinin bir dünürüdür. Sabri Ülker'in kızı Ahsen(Ülker) Özokur'un oğlu ile Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun kızı evlidirler ve Ülker ailesinin siyaset kurumu ve siyasetçiler ile Hukuki bağlantıları da bulunmaktadır.
Bilhassa Sabri Ülker ve Asım Ülker in öncülük ettiği Komünizmle mücadele derneği faaliyetleri çerçevesinde NATO'nun da olası komünist işgal gerekçeleriyle oluşturulan ve bir dönem kontrgerilla, Gladyo, Özel Harp Dairesi başlıklı bir çok faaliyet ve çalışmanın ve bu yolla eğer varsa başarılı çalışma koordinasyon ve organizasyonlar da Sabri Ülker ve Asım Ülker kardeşlerin de önemli bir payının olmuş olacağı izahtan varestedir.
Atatürk Dönemi, İnönü Dönemi, Adnan Menderes dönemi, Süleyman Demirel, Bülent Ecevit dönemleri, Necmettin Erbakan dönemi; bütün dönemlerde Ülker ailesinin siyaset kurumu ve siyasetçiler üzerinde çok etkin bir rolünün olduğu gerçeği çok yönlü araştırmalarla görülecektir ki: mesela Turgut Özal da Ülker ailesinin öncülük ettiği TMKV kurucu başkanlarındandır.
Ülker Ailesinin siyaset kurumu ve siyasetçilerle çok yönlü bağlantıları olabileceği hususunda Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş Hocamız da çok derin ve kapsamlı tecrübelere sahip olabilecek anılara sahiptir. Tüm siyasi partilere ve siyasilere eşit mesafede olabilmek siyaset kurumunun ve bütün siyasetçilerin Ülker ailesi ne eşit mesafede sıralanmaları şeklinde mi anlaşılmalıdır ?
Kırım Harbi, Balkanlar, Galiçya, Yemen Harpleri ve kaybedilen milyonlarca Ehl-i sünnet Müslüman nesiller...
Limon Von Sanders komutasında Çanakkale'de şehit edilen 300-500 bin üniversite, lise okuyan yetişmiş insanlarımızın yok edilmesi...
Nedense Yunanlılarla yapılmış gibi gösterilen ve Lozan da Yunanlıların olmadığı Kurtuluş Savaşı kayıpları... Allahu Ekber Dağlarına gözgöregöre ölümüne gönderilen askerler... Bakü'de ki Türkiye Komünist Partisi Kongresi ve Milli Amele Teşkilatının kurulması...
Dede İslam Berksan'ın ''Siyasete ve Tarikatlara karışmayın'' kamuflajlı vasiyetlerine rağmen, günümüzde de çok yoğun bir şekilde var olan bütün cemaat ve tarikatlarla çok iç içe ilişkilerin herkes tarafından da biliniyor olması ailenin dünden bugüne bütün süreçlerde Anadolu 'daki bütün organizasyonlarda ve koordinasyonlarda oldukça etkili olduğu izlenimini vermektedir.
Zaten hiç kimsenin ''siyaset, sanat,sivil toplum kuruluşları ile bir ilgisinin oluyor olması'' olmaması gereken ya da olduğu takdirde bir suç teşkil edecek bir durum değildir.
Sayın Murat Ülker'in milyonlarca dolar ödeyerek aldığı boş çerçeveli tablolarla bile sanata ve sanatçıya ne kadar çok destek olduğu toplumumuzca bilinmektedir.
Islahat ve Tanzimat sonrası Osmanlı'da oluşturulan yapı ve Sabetay Sevi sonrası Osmanlı döneminde çeşitli cemaat ve tarikatlarda yürütülen gizli faaliyetlerle İslam ve Müslümanlığın kendilerine Beyaz Türkler de diyen Sabetay Sevi müridleri, İslamcı organizasyonların ellerine geçirdikleri cemaat ve tarikatlar yolu ile İslam'ı savunuyor görünerek Osmanlı sonrası kurgulanan Cumhuriyet yapılanmasında, mesela Ata bey ve Özbekler tekkesi, günümüzdeki Kadiriler, Nakşiler, Nurcular, Rufailer, Süleymancılar, Avdetiler, Melamiler, Yakubiler, Halvetiler, Celvetiler, Şiiler, Caferiler, Aleviler ve bir çok yapılanmalar yüzyılı aşkın gerçekleştirilen planlı ve organize hedeflere yönelik yapılanmalarda ve çeşitli dernek ve vakıf faaliyetleri adı altında Amerikan & İngiliz ve Alman istihbaratlarının da etkili olduğu çok gizemli ve karmaşık süreçler neticesinde günümüzde ki kaoitk ortamlara gelinmesinde elbette ki yüzyılı aşkın bir dönemdir bütün yapılanmalarda varlığıyla gözlemlenebilen ailenin etkileri, ancak bu etkileri çok yakinen bilen ve anlayanlar tarafından anlaşılabilip anlatılabilecektir.
Konu çok ciddi bir araştırma konusudur. Bu topraklarda faili meçhul cinayetler, Sultan Abdülaziz de dahil olmak üzere nasıl ki Mithat Paşa'nın rolü tam olarak ortaya konulamadıysa, Osmanlı'dan günümüze hiç bir şekilde anlaşılamamıştır, aydınlatılamamıştır ve aydınlatılamaz.
17-25 Aralık Operasyonları sonrası mevcut siyaset ve siyasetçiler üzerinden ve onları ön planda göstererek Hakimlik, Savcılık, Polis ve bütün teşkilatlar üzerinden gerçekleştirilenler, aslında siyaset ve siyasetçilerin korunmasından çok kimlerin kendilerini koruyabilmek için siyaset kurumunu ve siyasetçileri de kullanarak Hakimleri, Savcıları ve Polisi hiçbir şey yapamaz ya da kendi istekleri doğrultusunda başka bir şey yapamaz hale getirdiklerini düşündürttürmektedir ki: İç Güvenlik Yasası bile aslında ne amaçla çıkartılmak istenmektedir ve kimler bu yasa ile kimleri ne şekilde hangi yollarla korumak istemektedir.
Ortam artık hiç bir şeyi anlayıp araştırmaya müsait değildir ve İstanbul depremi yakındır.