Askerin, Demokrasimize müdahalesi... Siyasilerin, Siyasetin izzet ve şerefini koruyamadığı yıllar... Günler öncesinden, MGK bildirilerinde ne açıklanacak beklentisi! Bildiri sert olursa düşen Borsalar, yükselen dolarlar...
İşte böyle yıllardan birisiydi 1997... Seçilmiş, meşru hükümeti indirmek isteyen çevreler, Darbenin alt yapısını oluşturmak ve O günün toplumunu ve Askerini germek için verdiler coşkuyu.
Müslüm Fadime'ye sıçramış!
Başbakan hocalara yemek verdi!
Tencere Tava sesleri!
Libya lideri Kaddafi yi ziyaret!
Gibi, bugün komik gelecek birçok hadise ve olay Darbenin alt yapısını oluşturan etkenlerdi. Bu amaçla, Asker için de ''Batı Çalışma Grubu'' adı altında, İrticai faaliyetleri takip etmek amacıyla bir yapı oluşturuldu. Bu yapı, Camiler başta olmak üzere, Okullar, Yurtlar, Dernekler, Vakıflar, Kuran Kursları ve İmam Hatip Okullarında faaliyet gösterecekti. Gelen giden, destek veren vs. Hakkında raporlar bu gruba aktarılacaktı.
Kısaca, Darbenin alt yapısı oluşturuluyordu. Emniyet İstihbarat Dairesi, BÇG'nin bu faaliyetini, DARBE girişimi olarak izlemiş ve Dönemim İçişleri Bakanına, Başbakanına ve Başbakan Yardımcısına bilgi vermişti. Bu sayede Darbe, Post Modern Darbeye dönüşmüştü!
İşte O günlerde benim gözümde 3 kahraman vardı. Meral Akşener, Muhsin Yazıcıoğlu ve Bülent Orakoğlu!
Bu insanlar, Demokrasinin Namusuna, Canları pahasına sahip çıkmış İnsanlardı. Her türlü Baskı, Tehdit ve Sindirme operasyonlarına karşı yiğitçe mücadele etmiş ve bedel ödemişlerdi.
O günlerde Darbeciler karşısında sus pus olanlar, korkudan paçalarından akıtanlar, Meral Akşener'e bel altından vuruyor! Neymiş, Paralel Devlet Yapılanması'nın kanalına çıkmış, onların ağzıyla konuşmuş ve bütün bunları PDY'nın elinde Kasetleri olduğu için yapıyormuş!
Beyler, Meral Hanım öncelikle Devletimizin yetiştirdiği ender Devlet Kadınlarından birisidir. Kendisini, Devletin kırmızı kitabına girmiş bir yapılanmanın kanalına çıktığı için eleştirebilirsiniz. Söylemlerinden ve Siyasi düşüncesinden dolayı beğenmeyebilirsiniz!
Lakin bel altından vuramazsınız! MHP'nin başından geçen Kaset hadisesinin, toplumun hafızasında ki yeri bellidir. Meral hanımın, ''Kaseti var!'' demek, iğrenç bir iftiradır! Yok siyasi içerikli bir kasetse, bunun da içeriğini açıklamak İddia sahibinin görevidir. Kaldı ki, Kasetlerden muzdarip olanların, rakiplerini kasetle alaşağı etme çabaları da ikiyüzlü bir girişimdir!
Siyaseti, İlkeler üzerinden yapalım. Hukuksuz ele geçen Kasetlerin tümünü reddedelim. Siyasilere giden Alüfteyi bile takip eden, banyoda duş alan genç kızları gizlice çeken, apış arasına meraklı bir yapının elinde, Siyasilerin Kasetlerinin olmasından daha doğal ne olabilir?
Velev ki, böyle bir şantaj söz konusu bile olsa, bizim mağdur olanın yanında olmamız gerekmez mi?
Kaldı ki, Meral Akşener'den bahsediyoruz! Koca koca Darbeci paşalara dikilen birisi mi, bunların şantajlarına boyun eğecek?
Devlete ihanet eden bütün yapılanmalara olduğu gibi, PDY ile mücadeleye Eyvallah! Sonuna kadar Hainlerle mücadelede varım. Ama İzzet, Şeref, Namus ve İnsanlık Onuru her şeyden önce gelir! Hele bu bir Anne ve Değerli bir Devlet Kadınıysa!
Kusura bakmayın, ben mertleri severim, na-mertlerle işim olmaz! Düşmanın bile merdini severim! Na-mertlik yapana, na-mertçe yaklaşmam!
Bu şekilde PDY ile mücadele, işi sulandırır! Devleti de, Mücadele edenleri de soğutur, mücadeleyi sekteye uğratır! Kısaca, her gece TV lere çıkıp, PDY ile mücadele edenler işin Boca Juniors'ını çıkarmasın!