ASİTANE (Şenol ŞEN)

STATÜ ENDİŞESİ.

[email protected]
STATÜ ENDİŞESİ.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Google News'de Takip Et

Yerel seçimlere yaklaştığımız şu günlerde Muhtarlıklar başta olmak üzere toplum olarak bir aday enflasyonu yaşıyoruz.. Pankart ve afişlerde yazanları artık okuyamaz olduk. Bu demokratik talebi her ne kadar medeni cesaret olarak görsek bile, ben  bunun altında yatan nedenin, Alain De BOTTON’ un yazdığı ve Felsefe ekibi dergisinden Berke bey’in özetlediği Statü Endişesi adlı kitapta yazılanlara bağlıyorum. Bütün adayların bu kitabı okumalarını tavsiye ederim.

Statü bir anlamıyla kişinin toplumdaki konumunu, diğer anlamıyla, kişinin, başkalarının gözündeki değerini ifade eder.

Statü Endişesinin nedenleri: Önem verdiğimiz değerler, zamana, topluma, psikolojimize göre farklılık göstermektedir. Günümüzde statü sahibi olmak, çoğunlukla, maddi başarı elde etmek anlamındadır.

Statü, maddi getirisinin yanı sıra bize, önemli ve değerli olduğumuz duygusunu da verir.

Zamanın, toplumun, ailenin ve yeteneklerimizin çerçevesinde, kendimize ait başarılı insan modelini olduramadığımızda derin bir endişe yaşarız. Bu noktada, başkalarının bizim için ne düşündüğü önem taşır. Özgüven zayıflığının getirdiği kaygan zemin bizi, başarısızlığa sürükleyebilir. Başarısızlık aşağılık duygusunu getirir, utanca boğuluruz; keder ve hüzne sürükleniriz.

Günümüzün değerleri olan para, ün ve itibarı elde ederek, sevgiye ulaşmak bize iyi gelebilir. Sevgi, bir başkasının varlığına gösterilen saygı ve duyarlılıktır.

Para ve mevki sahibi olmanın adam olmakla, tersinin ise, hiç olmakla eşdeğer olduğu bir zamanda yaşamaktayız. Para sadece maddi rahatlık değil, ilgi, beğeni ve saygıyı da getirmektedir. Kimse, yoksul birinin farkına bile varmaz..

Sevgisizlik bizi neden etkiler? Doğduğumuzdan itibaren kendimize ilişkin düşüncelerimiz, başkalarının yargılarına bağlanmıştır. Bizi övmeleri iyi, yermeleri kötü gelir.

İdeal bir dünyada yaşayıp, kimliğimizi bütünleyebilseydik, dışarıdan gelen darbelere daha dayanıklı olurduk. İnsanların bizi fark etmemeleri, hor görmeleri vs. ile yok olmaz; iltifat ve ilgileri ile var olmazdık. Kendi değerimizin farkında olurduk.

Oysa, içimizdeki dalgalanmalarla, değerimizin takdirini topluma bırakıyoruz. Egomuz bir balon. Sönmemesi için sürekli sevgi ve takdir gerekiyor, tersi olursa sönüp gidiyor.

Peki neden yüksek mevkidekilere saygı duyuyor, küçüklere tepeden bakıyoruz? Toplumsal konumla, insani değerlerin ilintili olduğuna dair züppece bir ısrarımız var.

Züppeler (Snop) bizim kim olduğumuzla değil, statümüzle ilgilenir. Koşullu ilgi, şefkat canımızı sıkar. Bebekken anne, baba v.b. tarafından koşulsuz seviliriz ama, büyüdüğümüzde, ancak mevki sahibi v.b. olunca seviliriz.

Snoplar, insanları değerlendirirken statü odaklı bir yaklaşım sergilerler. Basın da, bu duyguları körükler. Yüksek mevkidekileri değerli bulup diğerlerini aşağılamanın ardında, bir korku yatmaktadır. Kendi duruşundan emin olanların başkalarını aşağılamaya ihtiyaçları yoktur. Etrafındakilerin kendisine layık olmadığını düşünen insan, aşağılık kompleksi duyuyordur ve bu değerler diğer nesle aktarılır. Aşağılanmak, aşağılayanların ilgisini çekme isteği doğurur.

18.y.y. dan itibaren (Batı’da) sanayileşme sonucu tüketim maddelerinin çeşitlenmesi, herkese sunulması ve bunlara ulaşılması ile gerçek mahrumiyetin azalması, mahrum bırakılma korkusuna yol açtı. Sahip olunan nesneler, kimliklerin bir parçası haline geldi.

“Neye ne kadar sahip olma” duygusu psikolojimizin ağırlık merkezi oldu. Kendimizi, eşitimiz gördüğümüz kişilerle karşılaştırarak sınırı belirler ve eşitlerimizi kıskanır hale geldik.

Tarih boyunca eşitsizlik normal sayılırken, 19. ve 20.y.y. da herkesin eşit olduğu ve herkesin her şeye ulaşabilme gücü olduğu inancı gelişti. Ekonomik olanaklar, politik eşitlik, statünün ağırlık merkezini, maddi başarı haline getirdi. Sahip olunanlardan her zaman daha fazlası istenir hale gelindi. Her işi, herkesin yapabileceği duygusuyla, kaderi yenme çabalarının yanılsama olduğu gerçeğiyle karşılaşıldı ve insanlar, melankolinin, intiharın, deliliğin kucağına düştü.

Demokrasilerle beklenti hisleri körüklendi. Maddi eşitlikteki engellere karşın, kağıt üzerinde herkes eşitti. Fakirler, zenginlik yolunda ilerleyebileceklerine inandılar. Basın ve kamuoyu, alt gelir gruplarına fırsat eşitliğini, başarabileceklerini ima ediyordu.

Şanslı ve yetenekli bir azınlık bunu başardı ama çoğunluk yerinde saydı. Gurur ve saygı maddi başarılara yüklendiğinden hedefe ulaşamamak yıkım getiriyordu.

Beklentilerimizdeki artışın gerçekleşmemesi, aşağılık hissimizi arttırıyor. Kendimize saygımızı arttırmak için ya daha fazla başarı elde edeceğiz ya da beklentilerimizi azaltacağız. Batı toplumları, bireyleri, beklentilerinden vazgeçme konusunda cesaretlendirmez. Hatta beklentileri arttırarak kendine saygısını olanaksız hale getirir.

Kapitalist toplumda kitle iletişim araçları beklentileri körüklemektedir. Bireyleri sürekli tetikleyerek, başarılarını yetersiz bulmaktadır. Beklentilerimiz arttığı için, gelirimiz artmış olsa bile aslında daha fakiriz. Olduğumuz ile olmak istediğimiz arasında dağlar kadar fark var.

Geleneksel toplumlarda sınıf değiştirmek, zordu. Modern toplumda bireylerin konumları maddi başarılarına göre belirlenir. Sürekli, geçim sağlama ve saygınlık elde etme endişesi yaşanır. Çoğunluğun işçi olduğu bir dünyada başarılı olmak için, yetenekli olmak, kendi şansını yaratmak, bir işverenin varlığı ve doğru yatırım yapabilmesi, global ekonominin uygun olması gerekmektedir.

Bir yerde çalışmanın güvensizliği sadece para değildir. İşin içinde sevgi, saygı, ilgi beklentilerimiz de var. Ne iş yaptığımız sorusuna vereceğimiz cevap, insanların bize ne anlam yükleyeceğini belirler olmuştur. Bu cevap, ne yazık ki, bizim elimizde değildir. İstediğimiz işi yapabilmenin mutluluğu, ekonomiye, rekabete, şansa, ilhama... bağlıdır. İhtiyaçlarımız ile koşullar çelişki içindedir.

Kaynak: Statü Endişesi (Şubat 2005), Status Anxiyety, İstanbul- Sel Yayıncılık

Puan Ver 5Puan Ver 5Puan Ver 5Puan Ver 5Puan Ver 5
Diğer Yazılar Başlık Sol Kısım

Bu Yazarın Önceki Yazıları

En Çok Okunan Haberler

Diğer Yazılar Başlık Sağ Kısım
+4
°
C
+
-1°
Uskudar
Pazartesi, 14
Salı
+ +
Çarşamba
+ +
Perşembe
+ +
Cuma
+ +
Cumartesi
+
Pazar
+ +
7 Günlük Hava Tahmini
Üsküdar Nöbetçi Eczaneler Günlük Burç Yorumları
Üsküdar Haritası

GAZETELER

Hürriyet Dünya
Milat Sözcü
Yeni Şafak Türkiye
Takip Et :
Üsküdar 34 Feedburner
www.uskudar34.com © 2007-2022 Tüm Hakları Saklıdır. Sitedeki içerikler kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
Destek ve Bilgi : [email protected]
Bu sayfa 0.02 saniyede yüklendi.

www.uskudar34.com web sitesinde yer alan tüm sayısal ve sözel içerik sadece bilgilendirme amaçlıdır. Köşe yazılarında yer alan içerik yazarların kendi görüşleri veya alıntı(kaynak gösterilerek) olup; ilgili konu hakkında uskudar34.com'un genel görüşünü yansıtmaz.

Web sayfalarımızda yer alan bilgiler ve doğrulukları tarafımızca garanti edilmemekte olup, bu bilgiler belli bir getirinin sağlanmasına yönelik olarak verilmemektedir. Bu nedenle bu sayfalarda yer alan bilgilerdeki hatalardan, eksikliklerden ya da bu bilgilere dayanılarak yapılan işlemlerden doğacak her türlü maddi/manevi zararlardan ve her ne şekilde olursa olsun üçüncü kişilerin uğrayabileceği her türlü zararlardan dolayı uskudar34.com sorumlu tutulamaz.

sanalbasin.com üyesidir