Bayramın 1. Günü. Çengelköy de esnaf arkadaşımızın, kaldırım üzerinde ki mekanında 7-8 kişi oturuyoruz. Önümüze park etmek isteyen bir aracın arkasına, başka bir araç, çakar ve siren çalarak geldi ve oradan uzamasını istedi! Araç hemen uzaklaştı. ''Bu kalın abi kim ola?'' merakımız, araçtan inip, bizi kısa bir süzüşten sonra, AK Partili dostlarımıza ait Döner firmasına geçince son buldu.
1 saat kadar sonra, yanında eski bir ilçe Başkanı olan siyasi dostumuzla vedalaştıktan sonra, 3-4 metre önümüzde duran aracına, yine bize bir kesik atarak bindi. Şoförü, aracı Üsküdar istikametine döndürmek için, çakarlı ve sirenli kısa 1-2 manevra yaptıktan sonra ayrıldı.
Yazılarımız arşivde duruyor. Mesela, sondan bir önce ki yazımız, ''AK Parti ne yapmalı?'' Biz yazımızı, ''AK Parti'nin yapacağı iş, derhal Fabrika ayarlarına dönmesidir!'' diye bitirmişiz. İçeriğinde de, kurulduğu günden bugüne AK Parti'nin uğradığı değişime değinmişiz.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin Bey de ( hadi yazımızı okumadı, tesadüf diyelim ), partinin ''Fabrika ayarlarına dönmesi'' gerektiğini, bizim yazımızdan sonra verdiği demeçte belirtmiş.
Sizi fazla merakta bırakmayalım. Bahse konu kişi, AK Parti İlçe Başkanı Halit Hızır!
Ben kendisini tanıdım. Sesimi çıkarmadım. Ama yanımda ki arkadaşlar, ''Abi, ineni tanıdın mı? Halit Hızır!'' deyince ''Evet, tanıdım!'' demek mecburiyetinde kaldım.
''Bayram günü, aracının dibinde duran bir grup insanla Bayramlaşmak çok mu zor?'' sorusunu sordu diğeri. Ok yaydan çıkmıştı bir kere.
''Bu kibir ne kardeşim!'' dedi bir diğeri. Bende içimden, ''... istemediği ot, burnunun dibinde bitermiş! Adamda ki şanssızlığa bak'' dedim.
Oysa ki basit bir selam, gelip hal hatır sorma, günün önemine binaen Bayramlaşma... Bütün bu negatif yorumları silebilirdi. Bu kadar zormuydu şu basit hamleyi yapmak?
Merak ettim. Kanuna baktım. Karayolları Trafik Kanunun 71. Maddesi, ''Ambulans, İtfaiye, Polis araçları ile Koruyan-Korunan araçlar...'' Siren ve Çakar kullanabilir diyor. Millet Vekilleri dahi kullanamazken, Kanunlara ve Yasalara uymak, eşit her yurttaşın göreviyken, kendisini Kanunların üzerinde görmek, hangi görev tanımının içine girer?
Kurucu Genel Başkan ile mevcut Genel Başkan ve Başbakan, gecekondu ve taksi durakları ziyareti yaparken, Biz, kimsesizlerin kimiyiz derken, bu üstenci ve egolu yaklaşım partinin hangi politakalarıyla izah edilebilir?
Erken seçim... Koalisyon... Seçim Hükümeti... Demokrasi... Geçiniz efendiler bunları. Sokakta ayak izi olmayanın, Sandıkta gözü nasıl olur?
Başlığa gelirsek. Allah selamet versin. 60 yıldır, Sultan Hamam, Haco Pulo Han'ının önünde, korse satan bir Arnavut Nuri amcamız var. Engin tecrübesiyle, etrafında toplanan esnafa nasihat çekerken, kendisini dinliyormuş gibi yapıp, dinlemeyenlere şöyle derdi.
''İnle Ötüm inle, dinle g..tüm dinle!''
Bir şeyleri anlatmak için öt öt kuşu gibi çırpınıp dursanda, birileri seni kulaklarıyla dinlemez ama bi tarafıyla dinlerse... Kime anlatıyorsun? Hayrını görün...
