Serüvenimiz, 2000 yılında, Boğaziçi Çengelköy Gazetesi'nde başladı. 2008 yılından bugüne ise Üsküdar 34'te devam etti. Gerek gazetenin ilk sahibi İhsan Çağlar'ın, gerek Üsküdar 34'ün sahibi Ali ve Ziya Süzen kardeşlerin amacı, yerelin sesini genele duyurmak oldu.
Bizde bu amaç doğrultusunda, 15 senedir, yerel bir insan olarak, fikir ve görüşlerimizi sizlerle paylaştık.
Bu zaman zarfında, üzdük üzüldük, kırdık kırıldık... Acıyı, hüznü, sevinci, kavgayı, mücadeleyi, tartışmayı; hülâsa İnsana ve Gazeteciliğe dair bütün duyguları yaşadık, yaşattık.
Mesleğin olmazsa, olmazlarını yerine getirdik... Olması gereken buydu... İnsanlar bizleri takip ettiyse, yazılarımızı okuma zahmetine girdilerse, bizleri yorumlarıyla ve eleştirileriyle destekledilerse, işimizi amatörce ama düzgün yapmamızdan dolayıdır.
Bu süreçte, Üsküdarlının sesinden başka kimsenin sesi olmadık. Gücün karşısında, rüzgârda eğilen başaklar gibi değil, Üsküdar'ın çınarları gibi dik durduk. Boğaz çocuğu olduğumuz için, güçlü akıntılara karşı mücadele verip, hiç tornistan yapmakdık. Daima, tam yol ileri dedik.
Bu tavrımızdan dolayı, sevenlerimizin takdirini, sevmeyenlerin üstü kapalı tehditlerini aldık. Kimi zaman hâkim karşısına çıkıp, tazminat ödedik! Kimi zaman sitenin sahiplerini zor durumda bıraktık. Yerel olmanın zorluklarını hep birlikte yaşadık.
Babamın 82 yılında rahmetli olmasından sonra, orta 2'den okulu terk edip, iş hayatına atılınca ve ileriki yıllarda, bana nereden mezun olduğum sorulunca, ''Perşembe pazarı HAYAT Üniversitesi, torna ihtisas bölümü mezunuyum. Doktoramı ise, Sultan hamam da yaptım!'' diye cevap verirdim. Belki bir diplomam ol(a)madı. Bir titrim ol(a)madı. Ama biriktirdiğim insanlar sayesinde, çok büyük tecrübelerim oldu. İşte bu tecrübelerim sayesindedir ki, 15 yıldır sizlere fikir ve görüşlerimi paylaşma fırsatım oldu. Bu süreçte, benim gelişmeme ve tecrübe kazanmama vesile olan herkese ayrıca teşekkür ederim.
Her şeyin bir sonu olduğu gibi, yazı yazma serüvenimizin de sonu geldiğine kanaat getirdim. 46 yıllık ömrümde hep kalbimin sesini dinledim. Kazandım... Kaybettim... Lakin aramızda ki ilişkiye hiç ihanet etmedim. Bana, ''Bırak... Veda et!'' dedi. Bende, ''Peki'' dedim.
Sizden tek bir ricam var. Her ne kadar bazıları, ''Yerel medyanın bize ne katkısı var?'' diyerek, Üsküdar 34'ten desteğini esirgese de, sizler desteğinizi esirgemeyin. Maddi manevi olumsuzluklar içerisinde, sizin sesiniz olmak için çaba sarf eden bu gençleri yalnız bırakmayın.
Hadi, bu yazıyı yazarken dinlediğim Bülent Ersoy'un, konser sonrası sözleriyle veda edelim.
En güzel günler, en güzel geceler sizlerin olsun efendim...